Her sabah uyandığımızda ya rüya gördüğümüzü unuturuz ya da eğer etkileyici bir rüya gördüysek, bazı detaylarını hafızamızda tutarız. Bilim bu noktada ne gibi veriler sunuyor? Gerçekten rüya görmek bu denli nadir mi yoksa hafızamız bizi mi yanıltıyor? Bu soruların cevaplarını yazımızda inceleyeceğiz.
Her gece rüya görüyor muyuz? Bilim ne diyor?
İlk olarak, sorumuza net bir yanıt verelim: Rüya görme sıklığımız düşündüğümüzden çok daha fazladır. Bilimsel araştırmalar, herkesin her gün rüya gördüğünü ortaya koyuyor; hatta hiç rüya görmediğini düşünen bireyler bile bu kapsama dâhildir.
Furman Üniversitesi’nde rüya ve uyku üzerine araştırmalar yürüten psikoloji ve sinirbilim doçenti Erin Wamsley, “Eğer aynı kişileri uyku laboratuvarında uyandırır ve onları uykunun aktif bir evresinde sorularla karşılaştırırsanız, mutlaka hatırlatacakları şeyler olacaktır,” diye ifade ediyor.

Buradan şu soru doğar: Peki, neden bu rüyaları hatırlayamıyoruz?
Bu sorunun birkaç yanıtı var. İlk olarak, rüya hafızası oldukça kısa bir ömre sahiptir. Wamsley, uyku araştırmaları sırasında rüya sırasında veya hemen ardından uyanmazsanız, yaşadığınız rüyayı hatırlamanın nadir olduğunu belitiyor.
Hatırlamamızı sağlayan temel unsurlardan biri, rüya sırasında ya da hemen sona erdiğinde uyanmamızdır. Örneğin, çok etkileyici bir rüyada bir düşüş yaşadığınızda ya da bir tehlike anında sıçrayarak uyanıp, rüyayı tüm detaylarıyla anımsayabilirsiniz.
Ancak sık sık uyanmak rüyayı hatırlamayı sağlasa da uyku kalitemizi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, uyku kalitesi ile rüya hatırlama arasında ters bir ilişki vardır. Daha derin ve kesintisiz uyku süren kişilerin rüya hatırlama olasılıkları daha düşüktür.
